21 Haziran 2010 Pazartesi

susuyorum...

yazsam bugünlerde, geçmişte kaldım, takıldım bir süredir geçmişe.
ne bugünün, ne yarının bir önemi yok sanki, susuyorum.
suskunluğumun sırrını ben bile çözemiyorum.
dertlerimin yarısını bile anlatamıyorum kendime.
üzerime giydiğim elbiseyi yırtıp atmaya çalışıyorum sadece,
her yırtılan parçada biraz daha yakınlaşıyorum kendime
insanlardan kaçtıkça kendimi yakalıyorum.

nankörlük mü, bencillik mi, şımarıklık mı,
küstahlık mı bu yaptıklarım bilmiyorum...önemsemiyorum....

hiç bu kadar korkmatıştım hayattan,
hayat dişlerini göstermemiş daha önce,
hep tebessüm etmiş sanki.

kimseyi istemiyorum yanımda,
insanların birbirlerini denemesinden bıktım.
artık kimseden bir şey beklememeyi ögretiyorum kendime.
tüm ümitlerimi kopardım insanlardan...

kimseyi sorgulamıyorum, kimse de yargılamasın kimseyi.
ben susuyorum, kendi suskunluğumu dinliyorum.
istifa ettim bu hayattan, çekildim bu çirkin oyundan....

ümitsiz değilim, umudumu yitirmişte değilim...
yalnızım, sadece ben varım hayatımda.
umudum kendimim, size rol yok bu oyunda.

yalanlar.

insanoğlu kime yalan söyler...
karşısındakine mi kendisine mi...
söylediği yalanın içinde mi olmak ister.... dışında mı kalmak....