10 Ağustos 2010 Salı

Öldürmek için geldiler

Öldürmek için geldiler...


Daha merdivenlerdeyken etrafta kanlar içinde insanları ve yaralıları gördüm. Kameramanım saldırının sonuna kadar çekim yapmaya devam etti. Ancak üzerinde sürekli silahların kırmızı lazerleri dolaşıyordu.


Zeliha Sağlam, Mervenur Lüleci
Iara Lee, Mavi Marmara gemisine ABD’den katıldı. Aslen Koreli. Film yapımcısı olan Iara Lee, Mavi Marmara’daki saldırı anlarına ait görüntüleri gemiden çıkartabildi ve BM’de paylaştı. Lee’nin görüntüleri, İsrail saldırısının gerçek yüzünü dünyaya gösterdi.

Iara, bu filo senin için ne anlam ifade ediyor?

Bu filo benim için ablukayı delebilmek adına çok önemli bir sivil direnişti. Gerçekleştirmek istediğimiz sadece insanlık ve iyilik adına bir özgürlük hareketiydi.

İlgilendiğiniz konu Ortadoğu ya da Filistin’den ziyade insanlığa karşı işlenen suçlar. Benzer bir durum Etiyopya’da, Burkina Faso’da ya da başka bir yerde yaşanıyor olsaydı aynı amacı onlar için de taşırdınız değil mi?

Evet kesinlikle. Hepimizin görevi tüm dünyada adaletin sağlanması için çalışmak olmalı. Amerika’da bir vakıfta görevliyim ve aynı zamanda film yapımcısıyım. Üç yıldan bu yana dünyanın her yerinde film çekimleri yapıyorum. Haksızlıkların çeşitli şekillerde yaşandığı 25 farklı ülkede filmler çektim. Kongo’da, Burma’da, Sudan’da, Zimbabve’de, Sri Lanka’da vb. her yerde yaşanan tüm adaletsizliklere karşı birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Elimden geldiğince bütün zamanımı bu işler için ayırıyorum fakat dünyada o kadar çok adaletsizlik var ki, ne kadar çalışsanız yeterli olmuyor. Genelde yaşananları sadece oturup izliyoruz ve hiçbir şey yapamıyoruz. Bu harekete katılmak ve barış ile adaleti; bakın sadece adaleti değil, barış ile adaleti desteklemek bizim yükümlülüğümüz.

Mesleğiniz yaşanan bu adaletsizlikleri dünya kamuoyuna duyurmak için size oldukça elverişli bir imkân sağlıyor. Filo ya da Filistin konulu filmler yapmayı planlıyor musunuz?

Evet ve biz konularla ilgili filmler zaten yapıyoruz. Ben daha önce Gaza Freedom March ile Gazze’ye gitmiştim. Sadece iki buçuk gün Gazze’de kalabilmiştik. Kameramanımla birlikte sabah erkenden saat 05.00 gibi kalkıp sahildeki balıkçılarla konuşmaya gidiyorduk. Balıkçılar bize balık tutmalarına dahi izin verilmediğini, denize biraz açılacak olsalar İsrail askerinin kendilerine derhal ateş açtığını anlattılar. O iki gün de bile gerçekten çok şaşırtıcı şeyler yaşadık ve öğrendik. Gazze’nin mahvolmuş altyapısına şahit oldum. Okullar, hastaneler her şey bombalanmıştı. Halkın temiz suya erişim imkânı yok, elektrik trafoları deseniz kullanılamaz hâlde. Gazze’ye çimento girişine izin verilmiyor; bu durumda insanlar binalarını nasıl onaracak ya da nasıl yeni binalar yapabilecekler? İşte biz de hem bu durumu hem de Gaza Freedom March’ın çalışmalarını anlatan bir film yaptık.

Bu noktada insanların Gazze’de tam olarak neler yaşandığını bilmediklerini söylüyorsunuz. Sizin de bildiğiniz üzere şu anda medyada iki farklı resim var; birisi gerçekleri gösteriyor diğeri ise İsrail ve İsrail yanlısı Batı medyasının yansıtmak istediklerini. Batı toplumları açısından konuşacak olursak, gerçeği bilme şansları var mı, birilerinin kendilerine sürekli yalan söylediğinin farkındalar mı?

Bu durum önde gelen medya kuruluşlarında yaşanan önemli bir sorun. İsrail yanlısı malzeme bulduklarında bunları defalarca gösteriyorlar, ancak neyse ki bazı gazeteciler bu yayınları araştırıyor ve hepsinin montajlanmış konuşmalar, sahte görüntüler ve fotoğraflar olduğu ortaya çıkıyor. Bağımsız film yapımcıları ve yazarlar olarak bizim işimiz insanlara doğruyu anlatmak ve CNN, FOX gibi büyük medya kuruluşlarında çıkan haber ve yazılara körü körüne inanmamaları konusunda insanları bilinçlendirmek. Çünkü bu yayın organları kamuoyuna çok fazla yanlış bilgi veriyor. İnsanların kendi muhakeme yetenekleri olmalı ve bunu kullanabilmeliler.

Mavi Marmara olayına gelecek olursak İsrail gemiden bazı görüntülerin çıkarılabileceğine ve Batı medyasında bu görüntülerin gündemde önemli bir yer alacağına, Batı kamuoyunun Mavi Marmara’da neler yaşandığını göreceğine ihtimal vermiyordu. Siz bunu başardınız. Kayıtlarınızı dışarı çıkarabilmek nasıl mümkün oldu?

Saldırı anında herkes kayıt yapıyor ve fotoğraf çekiyordu. Ancak bildiğiniz gibi İsrail askerlerinin her olayda yaptığı ilk şey, delilleri ortadan kaldırmak için insanların elindekilere el koymaktır. Bu nedenle böyle bir duruma karşı ben ve kameramanım bu kayıtlar için büyük kasetler yerine küçük sd kart kullanmamız gerektiğine karar vermiştik. Herkes gibi biz de bir şekilde görüntü kayıtlarımızı çıkarmaya çalışacaktık. Ayrıca saldırıdan sonra onlar gibi göründüğümüz ve Batılı olduğumuz için İsrail askerleri bizimle pek ilgilenmedi. Ama Müslümanların hepsini tepeden tırnağa, dişlerine varana kadar aradılar. Batılı olduğumuz için bizi bu şekilde aramadılar. Hiçbir inceleme yapmadan bizi kenara aldılar. Hatta bazı noktalarda kendi aramızda elimizdekileri bulamamaları için birbirimizle yardımlaşma imkânımız bile oldu.

Yani sizi detaylı olarak aramadılar?

Evet, herkes arandı ama benim kameramanım hiç aranmadan geçen tek kişiydi. Diğerleri de aynı şekilde geçmeye çalışıyordu. Avustralyalı meslektaşım elindeki fotoğraflarla birlikte gizlice aradan sıyrılmayı başardı. İnsanlar azar azar ellerindeki malzemelerle çıktılar. Bizim elimizdeki malzemede yaklaşık bir saatlik bir video kaydı ve olay anında gemide yaşananlar yer alıyordu.

Sd kart hanginizdeydi?

Kameramanımdaydı. Onu bir şekilde sakladı ve kurtararak tüm dünyanın izlemesini sağladı.

Saldırı sırasında siz de yukarıdaydınız. O sırada nelere şahitlik ettiniz? Korktunuz mu?

Her şey çok kısa bir sürede oldu. Etraf karanlıktı ve saat de gece 11.30 civarıydı. Etrafımızda İsrail savaş gemilerinin olduğunun farkındaydık. Uluslararası sulardaydık ve onlar da bunu biliyorlardı. Sonra saat sabaha karşı 04.00’ü gösterirken zodyaklar yaklaşmaya başladılar. Silah seslerini zodyakları görmeden önce duymuştum. Çok kısa bir süre sonra kadınlara aşağı inmeleri ve sakin olmaları söylendi. Kameraman arkadaşım ve diğer meslektaşlarım hakkında endişeleniyordum. Yukarıda yaşananları görmek için üst güverteye çıkmaya karar verdim. Daha merdivenlerdeyken etrafta kanlar içinde insanları ve yaralıları gördüm. Bir an önce üst güverteye gitmeye çalışıyordum. Kameramanım saldırının sonuna kadar çekim yapmaya devam etti. Ancak üzerinde sürekli silahların kırmızı lazerleri dolaşıyordu. Çok şaşkındı. O anda her şey bitecek diye düşündüm çünkü lazerli gerçek silahlarla gelmişlerdi; çok büyük silahlarla.

Askerler üst güvertede birilerini vurdular değil mi?

Biz köprü altında değildik, bir alt güvertede çekim yapıyorduk. Uzak çekim yapıyorduk ancak her şeyi duyabiliyorduk. Geminin üzerindeki helikopterleri, içinden inen komandoları çok yakından olmasa da çekebildik. Aslında birileri daha yakın çekim aldı, sanırım İHH’nın uydu çekimlerinde askerlerin insanları öldürme anlarına dair görüntüler var. İşte o görüntülere baktığınızda bu yaşananların bir kaza olmadığını, öldürme amacıyla gemiye geldiklerini görüyorsunuz. Gemide yüzlerce insan olduğunu biliyorlardı ve gemiyi ele geçirmek için aşırı güç kullanmaktan hiç çekinmediler.

Iara son olarak sana şunu sormak istiyorum; senin hayatında ne değişti? Bu yaşadıkların sende nasıl izler bıraktı?

Bazen iyi amaçlar uğruna kötü şeylerle karşılaşmanız kaçınılmaz olabiliyor. Yaşanan trajediye bir bakmamız ve bir şeyleri düzeltmek için ne yapmamız gerektiğini görmemiz gerekiyor. Hayatlarını bu yolda kaybeden masum insanlar muhtemelen bugün bizleri seyrediyor. Hayat devam ediyor. Belki yaşanan bu trajedi İsrail Filistin savaşının kaderini değiştirecek. Kim bilir, belki de asıl hedef olan ablukayı kaldırma amacımıza ulaşmışızdır. Yükümlülüklerimiz daha da arttı; dünyaya gemide yaşananları anlatmak zorundayız.

Iara Lee’nin videoları:

Love Boat or Hate Boat?

http://www.flickr.com/photos/ihhinsaniyardimvakfi/4815316500/

Gaza Fisherman

http://www.flickr.com/photos/ihhinsaniyardimvakfi/4820253041/

Yazı

http://www.ihh.org.tr/oldurmek-icin-geldiler/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder